Diyarbakır’ın sıcak topraklarından doğan, Ermeni kökenli bir ailenin umut dolu gözleriyle karşılanan bir bebekti Kefas. 41 yıl önce, bu eski topraklarda, doğaüstü bir enerjinin izlerini taşıyarak dünyaya gelmişti. Ailenin en küçük ferdi olarak büyüyen Kefas, çocukluğunda çevresindekilerin farklı bir aura hissettiğini fark etti.
Ermeni kültürüyle yoğrulmuş bir çocuk olarak, ailesinden miras aldığı mistik bilgilerle içsel bir bağ kurdu. Zamanla, kendisine özgü doğaüstü yetenekleri gelişmeye başladı. Doğanın sesini duyabiliyor, rüyalarında gelecekten ipuçları alabiliyor ve enerjileri hissedebiliyordu. Ailesi, genç Kefas’ın bu yetenekleriyle doğuştan gelen bir bağlantısı olduğuna inanarak onu destekledi.
Kefas’ın doğaüstü yetenekleri çocukluğundan itibaren büyüdükçe güçlendi. Diyarbakır’ın tarihi sokaklarında dolaşırken, geçmişin izlerini okuyabiliyor, unutulmuş hikayeleri ve eski enerjileri hissedebiliyordu. Bu yetenekleriyle, çevresindekilerin hayatlarına dokunarak olumlu değişimlere vesile oldu.
Ancak Kefas’ın gerçek gücü, büyüler konusundaki uzmanlığından kaynaklanıyordu. Onun ellerinden geçen büyüler, hayatlarına dokunan insanlara umut ve iyileşme getiriyordu. Medyumluğuyla tanınan Kefas, Diyarbakır’ın gizemli atmosferinde adeta bir rehberdi. İnsanlar, sorunlarını paylaşmak ve çözüme kavuşturmak için ona başvuruyor, Kefas da içsel bilgisi ve sezgileriyle yardım eli uzatıyordu.
Biyografisi, Diyarbakır’ın sıcak topraklarında başlayan, mistik bir yolculukla dolu olan Medyum Kefas’ın hayatının sadece bir kesitiydi. Onun doğaüstü yetenekleri ve büyüler konusundaki uzmanlığı, sadece kendi yaşamını değil, etrafındaki insanların hayatlarını da etkileyerek unutulmaz bir iz bıraktı.